25 Mart 2014 Salı

ZEKAYI GELİŞTİREN GIDALAR

Çilek: İçeriğindeki fisetin maddesi hafıza kaybının etkilerini azaltıp, bunamayı geciktiriyor.
 
Bitter çikolata: Magnezyum ve antioksidan içeriğiyle beyne oksijen taşıyarak daha aktif çalışmasını sağlıyor.
 
Tahıl: Önemli bir B vitamini kaynağı olan tahıllar, kan şekerini dengeliyor.
 

Patates: Kan şekerini dengeli olarak yükseltiyor bu sayede zeka daha verimli çalışıyor
Yoğurt: İçinde bulunan tirozin isimli madde hafızayı güçlendirip, beyni uyarıyor.
Üzüm suyu: Dopamin salgılanmasını arttırarak problem çözme yeteneğini geliştiriyor.
Fasulye: Lif ve protein bir arada özellikle çocuklarda zekayı açıyor.

Kırmızı ve turuncu renkli sebzeler:
Özellikle domates, havuç ve kırmızı biberde bulunan antioksidan beynin daha uzun süre sağlıklı kalmasını sağlıyor.
 
Somon: Omega-3 yağları hem beyni koruyor hem hafızayı güçlendiriyor.
Hergün düzenli olarak kahvaltı yapan kişilerin diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli oldukları biliniyor. Yoğun bir güne başlarken; peynir, süt, yumurta gibi protein içeren besinlerden oluşan bir kahvaltı, şekerli çay ve simitten oluşan bir kahvaltıya kıyasla daha iyi sonuç almayı sağlıyor.
“Odaklanma” için ceviz, fındık, fıstık gibi sinirleri kuvvetlendiren yiyeceklerin yenmesini öneriliyor.
Uzmanlar yaratıcılığın geliştirilmesi için zencefil yenmesini öneriyor. Kimyonun da içerdiği uçucu yağların bütün sinir sistemini uyardığını söyleyen diyetisyenler “Aniden bir fikre, bir buluşa ihtiyacı olan kimyon çayı içmelidir. Çay, bir fincana iki tatlı kaşığı dolusu kimyon eklenerek yapılabilir” önerisinde bulunuyor.
Lahana, tiroit bezlerinin aktivitesini yavaşlattığı için daha stressiz öğrenmeyi sağlar.
Yağsız kırmızı et: Tam bir demir deposu, özellikle sağlıklı alyuvarlar için vazgeçilmez… Beyin gelişimi için büyük yarar sağlıyor.

17 Mart 2014 Pazartesi

YAZA GİRERKEN FORMA GİRMEK İÇİN YOĞUN BİR ANTRENMAN PROGRAMI


Kış ayları neredeyse bitmek üzere,bahar ayları ve ardından gelecek yaz ayları için artık fazla zaman kalmadı.

Bugünlerde herkeste kışın alınan fazla kilolardan kurtulma çabaları yoğunlaştı.

Düzenli ve devamlı antrenman yapanlar için böyle bir sorun yok,zira onlar her zaman formlarını koruyorlar.

Ya düzenli ve devamlı spor yapmayanlar için ?

Onlar içinde yapılacak şeyler var tabii.

İşte bugün sizlerle böyle bir antrenman programı paylaşacağım.

Program yoğun ve yorucu bir program dolayısı ile herkes için uygun olmayabilir,hatta devamlı ve düzenli spor yapanlar için bile zorlayıcı olabilir,mutlaka deneyimli bir hoca ile birlikte yapılmasını tavsiye ederim.Çünkü sizi tanıyan ve fitness seviyenizi bilen hocanız antrenman şiddetini ona göre ayarlayacaktır.

İşte yoğun ve yüksek nabız atımı ile yapılan 40-45 dak arası süren antrenman programı.

Isınma için 5 dakika koşu bandı,bisiklet veya cross trainer.

1.set::Temel göğüs egzersizi,temel sırt egzersizi,yardımcı göğüs egzersizi,yardımcı sırt egzersizi,koşu bandında koşu

Dinlenme...

2.set:Omuz egzersizi,kol egzersizi,omuz egzersizi,kol egzersizi koşu bandında koşu

Dinlenme...

3.set:Yardımcı bacak egzersizi,temel egzersizi,yerdımcı bacak egzersizi,alt bacak egzersizi kooşu bandında koşu

Dinlenme
 

4.set:Alt karın egzersizi,yan karın egzersizi,üst karın egzersizi,yan karın egzersizi koşu bandında koşu

Soğuma ve streching ile antrenmanı sonlandırma.

Programdaki hareketler,egzersiz tekrar sayıları,koşu bandındaki hız ve süre tamamen sizin fitness seviyenize göre ayarlanmalıdır.

Herkese kolay gelsin.......

11 Mart 2014 Salı

TOKSİNLER NASIL VÜCUTTAN ATILIR?

Karaciğer, bağırsaklar, böbrek, akciğer ve deri başta olmak üzere pek çok organ, toksinlerin uzaklaştırılması işleminde görev alır. Karaciğerinizi korumak için öncelikle doymuş yağlar, rafine şeker ve alkolden uzak durmalısınız.

İnsanlar bunun dışında topraktan, sudan, soludukları havadan ve aldıkları gıdalardan dolayı da toksik ve zehirleyici maddelerin etkisi altında kalmaktadırlar.

TOKSİNLERİN VÜCUDA BİRÇOK ZARARI VAR
Hava kirliliği, çevre kirliliği nedeniyle içme sularında kurşun, cıva gibi ağır metaller, kafein, alkol, yağlar, bilinçsizce kullanılan ilaçlar sağlıksız katkılar içeren beslenme sistemi bağışıklık sisteminin azalmasına, hormonal dengesizliklere, yaşamın ileri dönemlerinde kalpdamar problemlerine, eklem hastalıkları, aşırı kiloya, diyabete hatta kanser gibi çok çeşitli hastalıklara neden olabilir.

Toksinlerin zararlı etkileri vücudunuzda genellikle, yorgunluk, bitkinlik, kendini iyi hissetmeme, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik, sinirlilik gibi ruhsal veya fiziksel sağlık sorunları olarak kendisini hissettirir.

Pancar ve havuç: Çok iyi bir antioksidan olan beta karoten ve C vitamini bakımından zengindir. Çok güçlü bir toksin temizleyicidir.

Enginar: Kolesterolün düşürülmesinde ve karaciğer detoksunda etkili bir sebzedir.

Susam ve tahin: Karaciğeri alkole karşı korur.

Yeşil yapraklı sebzeler: Klorofil ile karaciğeri ağır metallerin etkilerinden korurlar.

Hindiba ve tere: Safra üretimini ve akışını artırır.

Elma: Sindirim sisteminin toksinlerden arınmasına yardımcıdır.

Ceviz: Arjinin ile karaciğeri korur, aynı zamanda omega 3 içerir.

Somon balığı, ton balığı: Omega 3 içeren yağlar karaciğerin dostudur.

Zerdeçal: Karaciğer için favori bir baharattır.

Limon ve greyfurt : Limon, zengin C vitamini içerir. Vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, safra üretimine yardım eder, mide ve barsaklar üzerinde etkilidir.

Avokado: Glutatyon içeriği ile karaciğere zarar veren toksinlere karşı etkilidir.

Sarımsak ve soğan: Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için detoks programının olmazsa olmazıdır. Soğanın ve sarımsağın içinde yer alan kükürt bileşimi Alicin kan dolaşımını uyarır, sindirimi harekete geçirir. Vücuttaki fazla suyun atılmasını sağlar ve karaciğerden toksinleri atılmasında yardımcı olur.

Yeşilçay : Yüksek oranda antioksidan içerir, kalp sağlığımızı destekler, sindirime yardımcı olarak kan şekerini ve vücut sıcaklığını ayarlar. Metabolizmayı hızlandırır, yağ oksidasyonunu artırırlar.

Turpgiller (Beyaz ve kırmızı lahana, şalgam, kırmızı turp, pancar, Brüksel lahanası, kanrabahar): Detoks sistemini güçlendiren antioksidan vitamin ve mineralleri bol miktarda ihtiva ederler. Doku hasarına neden olan serbest radikallere karşı vücudu korurlar. Vücudu toksinlerden temizleyici, güçlendirici ve destekleyici besin elemanlarından zengin sebzelerdir.

KARACİĞER VE TOKSİNLERE KARŞI DESTEKLEYİCİ BESLENME ÖNERİLERİ
Doğada özellikle sebze ve meyvelerde bol miktarda mevcut olan bazı vitamin ve mineraller, polifenoller, flavonoller, antioksidan kaynaklarıdır.
En yaygın olarak bilinen antioksidanlar ise A, C ve E vitaminleri, likopen, flavonoidler, Beta-karoten, selenyumdur.

Karaciğer için beslenmemizde yer alacak besinler, karaciğerin detoksifikasyon (organizmanın kendisine zararlı olan toksik maddelerden temizlenmesi) sürecine yardımcı olmalı ve serbest radikallerin vücut üzerindeki zararlarına karşı koruyucu olan antioksidanlar içermelidir.

Beta-karoten ve E vitaminleri karaciğerin toksinlerden arınmasına yardım eder.

7 Mart 2014 Cuma

LİMONLU SUYUN YARARLARI


Limonlu suyun faydaları

Limonun kabuğu da kendisi de çok faydalı. İçine limon suyu ilave ettiğiniz ılık su, sabahları güne taze bir başlangıç yapmanızı sağlayacak. Kendinizi daha zinde hissedeceksiniz. Neden mi?





1- Sindirime Yardımcı Limon suyu sindirim sistemini toksinlerden arındırır, midedeki yanma ve şişkinlik gibi rahatsızlıklara da iyi gelir.


2- Zayıflamaya yardımcı Ilık limonlu suyu düzenli içtiğimizde mide asitlilik oranı düzenlenir. Mide asidi yüksek olan kişiler sürekli bir şeyler yiyerek mideyi bastırma eğiliminde olurlar. Bu da kısa sürede acıkmaya ve kilo almaya neden olur.
Limonun içerisinde bulunan pektin lifi acıkmayı geciktirir.
 

3- Bağışıklık sistemini güçlendirir Stres, bağışıklık sistemini zayıflatır bu yüzden de bağışıklık sistemini destekleyen C vitaminli gıdaları tüketmek stresli olduğunuz anlarda öncelikli olmalıdır. Limon da mükemmel bir C vitamini kaydağıdır.


4- Taze bir nefes için birebir Dişeti iltihaplarına ve diş ağrılarına iyi geldiği gibi nefesinizin kötü kokmasını da önler. Ancak diş minesine zarar vermek istemiyorsanız limonu direk dişinize temas ettirmeyin yani yemeyin.

Limonlu su içtikten sonra da dişlerinizi fırçalarsanız daha faydalı olduğunu görürsünüz.
 

5- Ph değerini dengeler Limon en alkali gıdalardan biridir ve içinde bulunan sitrik asit sindirildiğinde asitlilik yaratmaz. Her gün limonlu su içerseniz vücudunuzun toplam asitlilik oranı zaman içerisinde düşer.

Ayrıca iltihabın nedenlerinden biri olan eklemlerde biriken ürik asit limonla yok olur.


6- Daha enerjik hissetmek için birebir Limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici etkisi olduğunu biliyor muydunuz?

İşte sinir sistemindeki bu sakinlik, depresyona ve endişeye iyi gelirken size mutluluk vereceği için de kendinizi daha zinde hissetmenizi sağlar. Limon sindirim sistemine girdiğinde vücuda enerji verir.
 

7- Viral enfeksiyonla savaşır Ilık limon boğaz ağrısı, nezle gibi semptomların azalmasında oldukça etkili bir destek kuvvettir.


8- Cilde de faydalı Limon suyu antioksidan özelliği sayesinde cilt lekelerini azaltır. Hatta ciltteki kırışıklıkların da azalmasına yardımcı olur.Limon suyunu düzenli olarak zor geçen yara izlerine ve cildinize uygulayın, farkı göreceksiniz.


9- Aynı zamanda potasyum kaynağı Eğer muz sevmiyorsanız, limon suyundan maksimum yararlanmaya bakın. Çünkü potasyum kalp, sinir ve beyin fonksiyonlarının düzenli olması için kesinlikle gereklidir.


10- Kafein ihtiyacınızı azaltır Sabahları bir fincan kahve yerine ılık limonlu bir su içerseniz kesinlikle öğleden sonra çöken o rehavet hayatınızdan çıkacak, göreceksiniz. Bu da kafeine olan bağımlılığı azaltır.

4 Mart 2014 Salı

ŞEKER HAKKINDA


Uzmanlar şeker tüketimine karşı dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu. “Lugduname”, sofra şekerinden 200.000 kat daha tatlı…İşte o sonuçlar…


1- Ortalama bir Amerikalı yılda yaklaşık 24,5 kilo rafine şeker tüketiyor. Bunun 10 kilosunu şekerlemeler oluşturuyor. Cadılar bayramında şeker tüketimi doruk noktasına ulaşıyor. Öte yandan, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na bağlı Tarımsal Ekonomi ve Araştırma Enstitüsü’nün değerlendirmeleri, 1994-2005 döneminde Türkiye’de kişi başına tozşeker tüketiminin yılda ortalama 18 kilodan 15,3 kiloya düştüğünü ortaya koyuyor. Ülkemizde de şeker bayramı sırasında şeker tüketimi artıyor.

2- Kandaki şekerin fazlası glikolizlenme adıyla bilinen bir süreçle derideki kolajenlere ilişir. Bu da derinin esnekliğini yitirmesine ve kırışıklıkların oluşmasına yol açabilir.

3- Şeker tüketiminin azaltılması derinin yeniden esnekliğine kavuşmasına yardımcı olabilir.

4- Hindistan’da insanlar en az 2000 yıldır şeker kamışından elde ettikleri şekeri kristalleştiriyor. Büyük İskender’in eşlikçileri oraya ayak bastıklarında arısız bal üreten bu insanlar karşısında şaşkınlığa kapılmışlardı.

5- Alman kimya uzmanı Andreas Marggraf, 1747 yılında, şeker pancarının içerdiği şeker ile şeker kamışındaki şekerin birbirleriyle aynı olduklarını keşfetti. Şeker pancarından elde edilen şekerin arıtım işlemlerine ilk kez 1802 yılında başlandı ve böylelikle kuzey iklim ülkeleri ilk kez ucuz şekerlemelere kavuşmuş oldu.

6- A.B.D’de bir yılda üretilen 8,4 milyon ton şekerin yarısından fazlası şeker pancarından elde ediliyor. Türkiye’de de üretilen şekerin %90 kadarı…

7- Bir oturuşta tam 16 kesme şekeri midenize indirdiğinizi düşünebiliyor musunuz? Oysa, bu miktar 20 cl’lik bir şişe kola içtiğinizde tükettiğiniz şekerin biraz altında.

8- Sakarin ve aspartam gibi yapay tatlandırıcılar, çok farklı başka bir araştırma yapmakta olan uzmanların, deneydeki bileşimleri tatmaları ve tadından hoşlanmaları sonucunda kazara bulundular.

9- Bir araştırmacının deney malzemesini tatmaya kalkışması pek de olağan bir durum sayılmaz. Ne var ki, bu araştırmacıların en azından bir gerekçeleri vardı. Şimdilerde Splenda markasıyla satılan sükralozu bulan bilim insanları, aslında bir böcek ilacı oluşturmaya çalışıyorlardı.

10- Bugüne dek bilinen en tatlı bileşim olan “lugduname”, sofrada kullandığımız şekerden 200.000 kat daha tatlı.

11- Şekerler karbon, hidrojen ve oksijen moleküllerinden oluşur. En basit şekerler glikoz, fruktoz ve galaktoz içerir. Sofra şekeri kristalleştirilmiş sukrozdur. Sukroz ise bir fruktoz molekülü ile bir glikoz molekülünün birleşmesi sonucunda oluşur.

12- Şekerler, canlılarda en fazla bulunan organik molekül türü olan karbonhidratların yapıtaşlarıdır.

13- Sekiz atomlu bir şeker türü olan glikolaldehid’e, Samanyolu’nun merkezine yakın bir yerdeki yıldızlar arası bir gaz bulutunda bile rastlanıldı.

14- Glikolaldehid üç karbonlu bir şekerle tepkimeye geçerek hem RNA, hem de DNA’nın temelini oluşturan riboz maddesinin oluşmasına yol açabilir. Öyle ki, uzayın derinliklerinde bulunan glikolaldehid yeryüzünde yaşamın habercisi sayılan kimyasal olabilir.

15- Sözü edilen gaz bulutu glikolaldehidin tatlı bir akrabası ve antifrizlerin temel maddesi olan etilen glikol de içerir. Ya karmaşık şekerler yıldızlar arasında birleştirilebiliyorlar ya da evrenin ucunda bir kamyon durağı olabilir.

16- Bu konuyu araştırmak üzere uzaya gitmenize şeker yardımcı olabilir. Sukrozu bir miktar glikoz ve güherçile ile yaktığınızda amatörler arasında son derece gözde olan şekerli bir roket yakıtını elde edebilirsiniz.
17- Derdinize çare mi arıyorsunuz? Amerikan Gıda ve İlaç Birimi’nin ölçütlerine göre üretilen “Obecalp” adlı ilaç, çocuklarda görülen hafif sıkıntılara çözüm getirmek üzere piyasaya sürüldü. (İlacın adını bir de tersten okumayı deneyin!)

18- Glükosamin adlı şeker türü farelerde bağışıklığı önleyici bir etki yaratıyor. Bir şeker alkolü olan ksilitol de küçük çocuklarda görülen kulak iltihaplanmalarının önüne geçebiliyor,şeker bayramı sırasında şeker tüketimi artıyor.

SAĞLIĞIMIZ İÇİN FAYDALI MUCİZEVİ BESİNLER




Elmanın sağlığa faydası
Lif oranı yüksek, aynı zamanda antioksidan özelliği olan bu mucizevi meyveyi mutlaka buzdolabınızda bulundurun. Kilo vermenizde yardımcı olmasıda ayrı bir sürpriz…
 

Zeytinyağının sağlığa faydası
Elinizden geldiği kadar kilerinizde sadece zeytinyağı bulundurun. Kalp sağlığınızı desteklerken, Anti-inflamatuar, antioksidan ve antimikrobiyal olarak ta etkindir.
 

Domatesin sağlığa faydası
Antioksidan gücü oldukça yüksektir ve kalp hastalığı ile osteoporoz riskini azaltmada yardımcıdır. UV hasarlarını en aza indirir. Her zaman yemeklere ve salataya eklemeyi unutmamanız sizin yararınıza olacaktır..
 

Muzun sağlığa faydası
Muhteşem lezzeti ile Potasyum ve vitamin B-6 ile doludur. Çok lezzetli ve doyurucu bir aperatiftir. Süt ve yoğurt ile birlikte de lezzetli olur. ishali önlemek için de yardımcı bir besin kaynağıdır…
 

Havuçun sağlığa faydası
Bu mucizevi besinin, Gözler konusunda ününü biliyorsunuz. Havuç yemek göz sağlığını olumlu yönde etkiliyor. Ayrıca beta-karoten açısından oldukça etkili.
 

Bitter Çikolatanın sağlığa faydası
Kolesterol dengesini ayarlarlarken, antioksidan etkisi vardır, kan şekerini düşürür ve bileşik flavanoller, inflamasyon azaltır. Elbette her şeyde oldğu gibi dozunda tüketilmesi gerekir.
 

Fasulyenin sağlığa faydası
Özellikle vejetaryenler için çok önemli bir besin kaynağıdır. Protein ve lif açısından yüksektir ve yağ oranı düşüktür.
 

Mangonun sağlığa faydası
Vitamin A, C, E, lif, potasyum ve demir gibi 20 farklı antioksidan, vitamin ve mineraller ile dolu süper bir besindir.
 

Narın sağlığa faydası
Hastalıklarla savaşan antioksidanlar var. Düşük kalori ve lif açısından yüksek konumdadır. Ayrıca vitamin C ve B, potasyum, folik asit ve demir barındırıyor.
 

Ispanağın sağlığa faydası
Vitamin deposu olan ıspanak, lif, protein ve folik asit açısından da oldukça zengindir. Çocukken ıspanak sevmiyor olabilirsiniz ama bir yetişkin olarak mutlaka ıspanak tüketin.