30 Ocak 2015 Cuma


KEMİK SAĞLIĞIMIZ İÇİN HANGİ GIDALARI TÜKETMELİYİZ?


Süt ve süt ürünleri ; 1 kase yoğurt günlük kalsiyum ihtiyacının %30’unu ve D vitamini ihtiyacının %20’sini karşılamaktadır.Tabii ki günlük sütten yapılmış doğal bir yoğurt olması şartı ile.

 Sardalya ; En fazla kalsiyum barındıran balıklar arasındadır. Günlük 3 adet sardalya 1 bardak süte eş kalsiyum barındırır

 Somon ; 2 parça somon, günlük D vitamini ihtiyacının tamamını karşılar.

 Yumurta ; D vitamini açısından zayıtir. Yaklaşık %5 civarında vitamin içerir fakat metabolizmaya çok hızlı etki ettiğinden çok faydalıdır.

 Ispanak ; 1 tabak ıspanak yaklaşık olarak günlük kalsiyum ihtiyacının %25’ini karşılar.

 Pazı ; Bol kalsiyum içerir.

 Kuru incir ; 5 adet kuru incir günlük kalsiyum ihtiyacının %15’ini karşılar.

 Kestane, kabak çekirdeği, susam ve fındık kalsiyum deposudur.

 Soya, soya fasülyesi bol kalsiyum içerir.

En önemli D vitamini kaynaklarından biride Güneş tir.

 Yediğimiz gıdanın miktarı kadar sindirim sistemimizin bu gıdayı ne kadar sindirebildiği de çok önemlidir, 1 bardak taze sıkılmış portakal suyu içerseniz kalsiyum emilimi hızlanır ve rahat yapılır.

Ve gazlı içecekler;kalsiyum emilimini engellediği için özellikle kemik gelişiminin devam ettiği 22-23 yaşlarına kadar tüketilmemesi çok önemlidir.

29 Ocak 2015 Perşembe

HAFIZA İÇİN GEREKLİ BESİNLER

Hafızamız zamanla yavaşlayabilir. İlerleyen yaşlar ile hafıza da sorun
yaşamamak için uzmanlar önlem almamızın gerekli olduğunu söylüyor. Beyni
çalıştıracak çeşitli aktiviteler ve omega-3 takviyesi hafıza sorunlarını
çözmek için gereklidir. Çünkü, omega-3 hafıza ve beyin için çok gereklidir.


Bol balık tüketen biriyseniz balığın içinde bulunan DHA isimli kimyasal bir
asit beyniniz için çok etkilidir. İlerleyen yaşlar ile birlikte DHA
sayesinde beyin fonksiyonları hızla gelişir ve yeni sinir hücreleri
oluşmaya başlar. Yaşlılar, çocuklar ve hamileler bu nedenle *omega-3*almalıdır.


Yapılan araştırmalarda 6 ay boyunca DHA verilen 18-45 yaş arası denekler, hafızalarında gelişme kaydettiler. Fakat, kadın ve erkekte farklı etkiler
kaydedildi. Buna göre, kadınlarda resim ya da kelime hafızası sayıları
arttı, erkeklerde *hafıza* %25 hızlandı. Bu araştırmalar sonucu, DHA'nın
hafıza üzerinde ki etkisi tüm yaş grupları için kanıtlanmış oldu.


DHA, genellikle yağlı balıklarda olan bir kimyasal asittir. Somon, ton ve
kedi balığı örnek olarak verilebilir. Bu nedenle uzmanlar haftada 1-2 kez
yağlı balık yenilmesinin gerekliliğini söylüyor. Eğer, balık yiyemiyorsanız
*omega-3* takviyesi alınmalıdır. Günde 1.1- 2miligram kadar omega-3
alınması yeterlidir.


Hemen aklınıza balık yemenin beyni geliştirdiği ve daha zeki olmamızı
sağladığı söylemi gelir. Oysa balık, Alzheimer gibi hastalıkların önüne
geçmek yani *hafıza* sorunlarında çok etkili bir besin maddesidir.

ODAKLANMAYA YARDIMCI BESİNLER

*Odaklanma* zorluğu çekiyor ve kendinizi çok halsiz hissediyorsanız bol
vitamin ve uyarıcı olan kahve kullanmaya başlarsınız. Oysa her ikisi de çok
fazla etki etmediği gibi, kahve çeşitli hastalıklara neden olabilir. Oysa,
bazı yiyecekler odaklanmamızı sağlar ve beynimizi daha iyi kullandırır.


Ispanak ; Ispanak içinde bol miktarda bulunan potasyum sayesinde beynimizde
sinir uçlarının iletimini hızlandırır. Elektriksel iletimin artması ile
daha sağlıklı ve düzgün düşünür, hızlanırız. *Dikkatimizi toplama*da en
büyük yardımcılardandır.

Taze fasulye; Taze fasulye en fazla folik asit barındıran sebzelerdendir.
Folik asit, anne karnında ki bebeğin beyin hücrelerini sağlıklı geliştirir.
*Hafızayı kuvvetlendir*ir, bilgi kavramasını hızlandırır. Özellikle çok
yoğun çalışanlar ve ilerleyen yaşı olanlar için folik asit çok önemlidir.


Brokoli; Brokoli içinde bulunan sulforan isimli kimyasal, beyni sağlıklı
tutuyor. İlerleyen yaşla birlikte beyinde oluşan hasarı azaltıyor. Beynin *
düşünme* ve odaklanma sınırını yükseltiyor.

Buğday ; Buğday içinde çok miktarda B vitamini grubu vardır. Bu nedenle
damarların tıkanmasına engel olur, depresyon ve stresten korur.
Alzheimer'ın oluşumunu yavaşlatır.


Su; beynimiz %80 oranında sudan oluşmaktadır. Su içimine yaklaşık 15-15
saat kadar ara vermek, *konsantrasyon* süresini düşürür. Bu nedenle düzgün
bir şekilde su tüketmek gereklidir.

Badem ; Bademin içinde bulunan magnezyum, beyin fonksiyonlarını
canlandırır. Magnezyum takviyesi beynin öğrenme becerilerinin artmasına ve *
hafıza*yı kuvvetlendirdiği ortaya çıkmıştır.


Avokado ; kanda bulunan kötü kolesterolü düşürür. Dolaşımı hızlandırarak
beynin yeterince oksijen almasını kolaylaştırır. Böylece beynimizi çok daha
iyi kullanırız.

Yaban mersini; İçinde bol miktarda olan flavanoid sayesinde

NEFES DARLIĞINA İYİ GELEN BESİNLER

Kanda ki oksijenin azalması nefes darlığına neden olur. Bazı psikolojik
rahatsızlıklarda da nefes darlığı yaşanabilir ama fizyolojik olarak kan
içinde oksijen azlığı nefes darlığı yaratmaktadır. Çeşitli kalp
hastalıkları, akciğer rahatsızlıkları, kan ve kan dolaşım sistemi
bozuklukları *nefes darlığına* neden olur.

*Nefes darlığına iyi gelen bitki ve tedaviler*

4-5 adet havucu rendeleyin ve sıkarak suyunu çıkarın. İçine yarım bardak
kaynatılmış süt, 1 çay kaşığı bal ekleyerek günde üç defa için. *Nefes
darlığı*nda etkili bir karışımdır.

1 kaşık hardal tohumu ince toz halinde çekilir. İçine 1 kaşık anason,
kimyon katılır. 2-3 adet kuru incir ilavesi ile 1 litre suda kaynatılır.
Her sabah kahvaltı öncesi 1 tatlı kaşığı sirke ile karıştırılarak içilir.
Eğer mideniz kuvvetli değilse sirke kullanmayabilirsiniz.

Ebegübeci çiçeği, lavanta çiçeği, devetabanı yaprağı ve civan perçemi birer
kaşık robotta çekilir. 1 fincan kaynar suda kaynatılır. Günde iki kez
içilir.

1.5 litre su içine, bir adet sarımsak, 1 çorba kaşığı lavanta, gelincik
çiçeği, kekik, maydanoz, nane ve dereotu eklenir kaynatılarak sabah 1
fincan aç karna içilir.

Yarım çay bardağı ısırgan tohumu, keten tohumu, anason tohumu ve toz
karanfil karıştırılır içine bal eklenerek macun haline getirilir. İki gün
sabahları 1 kaşık yenilir.
Her sabah taze nane çayı yapılarak içilir veya taze nane çiğnenir.Nane, *nefes
darlığı*na iyi gelir.

YİYECEKLER İLE TOKSİNLERDEN KURTULMANIN YOLLARI



Vücudumuz mükemmel işleyen bir makinedir. Dışarıdan aldığımız yiyecekler öğütülür, sindirilir ve enerji, vitamin şeklinde kan yolu ile vücudun her noktasına yayılır. Bu esnada ve dış ortam şartları yüzünden pek çok atık madde yani toksin oluştururuz. İşte bu toksinleri vücudumuzdan atmazsak çeşitli kanser türlerine ve hastalıklara yakalanma şansımız hızla yükselir. İşte vücudumuzda ki toksinleri atan yiyecekler ;



Enginar ; Enginar vücudumuzda ki tüm atık maddelerin atılımını hızlandırır. Bir nevi detoks etkisi yaratır. Bu nedenle ayda 1-2 kez haşlanmış suyunu tüketmek vücudumuzda ki tüm toksinleri atmamızı sağlar. Ayrıca vücudumuzda iltihap yapan kimyasalın üretilmesini engeller.
Zencefil ; Zencefil, vücut sıcaklığını hızla arttırır. Böylece daha fazla terleyerek vücudumuzda ki toksinleri boşaltmamızı sağlar. Ayrıca kuvvetli bir antiseptik olduğundan kan temiz kalır.


Domates ; Domates zamanında ve hormonsuz olarak tüketildiğinde iltihap oluşumunun önüne geçer. İçerdiği beta karoten, likopen, folik asit A vitamini bol oranda olduğundan detoks etkisi yaratır.
Biberiye ; Biberiye en kuvvetli antioksidanlardandır. Vücuda çok fazla oksijen alınmasını sağlar. Özellikle beyin ve kalp onun sayesinde oksijen fazlası alır. Toksinleri vücuttan atarak, metabolizma sağlığını korur.


Elma ve muz ; Bu iki meyve vücutta toksit üretimini azaltır var olanı boşaltır. Ayrıca kolesterolü düşürür. Tam kuvvetli detoks etkisi yaratır. Günde 3 elma ve iki muz mutlaka tüketilmelidir.
Kekik ; Böbrek ve mesanede oluşan toksinleri atmaya yardımcıdır. Çayı ya da kurutulmuş baharat olarak yenmeklerde kullanılmalıdır.


Yeşil çay ; Bol miktarda polifenol içerdiğinden yağların yakımını hızlandırır ve toksinleri idrar yolu ile attırır.
Kuru erik ; Kuru erik kanı temizler, vücuttan toksin attırır.
Kereviz ; İçerdiği fitalit kimyasalı ile kolesterol fazlasını safra asidine dönüştürür.

13 Ocak 2015 Salı

VÜCUTTA ÇÖLLEŞMENİN 10 ALAMETİ

İnsan vücudu su seviyesi düştüğünde çeşitli biçimlerde alarm veriyor. Bedenimizin yüzde 70’ni kaplayan su vücut ısısını düzenliyor, eklemlerimizi ve organlarımızı koruyor ve oksijenin hücrelere ulaşmasını sağlıyor.

Vücut fonksiyonlarının sağlıklı şekilde işlemesi için su miktarının dengeli dengeli seyretmesi uzmanlar tarafından hayati olarak niteleniyor.
Dikkat edilmediği takdirde kronik dehidrasyon, yani su kaybı tehlikesi baş gösterebiliyor. Popüler erkek stil sitesi “Askmen.com”da yer alan haberde hayati rol oynayan suyun azalması halinde bedenin verdiği başlıca 10 işaret sıralandı.

1. Ağız kuruması

Su kaybı olduğunda susarsınız. Ağzınızda kuruma olur, dilinizde de hafif şişkinlik görülür.

Bu hale yapacak en uygun şey su içmektir. Buna rağmen susuzluk hissi geçmiyorsa o zaman geri planda başka sebepler olabilir.

2. Koyu sarı idrar

Su kaybı yaşayan kişide doku kurudukça ve tansiyon düştükçe böbrekler devreye girer ve suyu idrarı yoğunlaştırarak ya da idrarın üretimini tamamen durdurarak muhafaza etmeye çalışır.
Bu durumun sonucunda idrar rengi de koyu sarıya dönüşür.

3. Kabız olmak

Sağlığımız yerindeyken yediklerimizi kalın bağırsağın kollon kısmından rahatça geçer. Kolon yediğimiz yiyeceklerden suyu emip geride atıkları bırakır. Geride kalaln atık dışkıyı oluşturur.
Kabızlık, kolon çok fazla su emmeye çalıştığında ya da kas kasılmaları yavaşladığında gerçekleşir. Su kaybı yaşadığımızda kolon gıdadan daha fazla su emmeye çalışır., dışkı daha sert ve kuru olur. Bu da kabızlıkla sonuçlanır.

4. Cildin esnekliği düşer

Dehidrasyon cildin esnekliğini azaltır. Doktorlar su kaybını test etmek için elin arkasında deriyi yukarı doğru çekip bırakırlar.

Su seviyesi normalken çekilen deri hemen düşer . susuzluk varken bu hareket yavaş gerçekleşir.

5. Kalp çarpıntısı

Kalp düzgün çalışmak için sağlıklı bir vücut ister.
Kalp de bir tür kas olduğu için kan akışındaki düşüş ve dehidrasyondan kaynaklanan elektrolit yoğunlaşmasındaki değişimlerden ötürü nabızda değişiklikler görülür.

6. Kramp kas spazmı

Aktif erkek için düzgün su seviyesi omazsa olmazdır. Dehidrasyonun kas fonksiyonunu nasıl etkilediği henüz tam olarak açıklanmamış olsa da, muhtemelen durumun elektrolitlerin dengesizliğiyle ilgili olduğu sanılıyor.

Sodyum, potasyum gibi elektşrolitler kasların kullandığı elektrik yükü iyonlardır. Kronik dehidrasyon halinde elektrolit dengesizliği yüzünden egzersiz sırasında ya da sonrasında sık sık kramp ya da spazmlarla karşılaılabilir.

7. Baş dönmesi

Tansiyon düşüklüğüyle beraber dehidrasyon bizim baygın hissetmemize yol açabilir .

Dehidrasyona bağlı sersemlemenin anahtar işaretlerinden biri çok hızlı ayağa kalkıldığında yaşanan baş dönmesi olarak niteleniyor.

8. Yorgunluk ve tükenmişlik hissi

Vücutta yeterli su miktarı varken su, kan basıncını düzenlemek ve damarlarda yeterli kanı muhafaza etmek için hücrelerden damarlara hareket eder.
Kronik dehidrasyonda kan hacmi ve tansiyon düştüğünde kan damlasındaki oksijen içeriği de düşer. Yeterli oksijen olmayınca kas ve sinir fonksiyonları yavaşlar ve yorgunluk hissi verir.

9. Göz pınarlarının kuruması

Bir insan ağlar görünüğü halde gözünde yaş gelmiyorsa, bu dehidrasyon işareti olabilir. Gözyaşları gözleri genellikle temizler ve kaygınlaştırır.
Gözyaşları su barındırır. Dehidrasyon olduğunda gözyaşı üretimi azalır

10. Vücut ısısının yükselmesi

Su vücut ısısını düzenlemede kritik rol oynar. Vücut ısısı arttığında terlemeye başlarız.
Terlemeyle vücut ısısı düşer. Dehidrasyon olduğunda terleme durur ve vücut ısısıs hızla yükselir.